4-İSİMLERİYLE HİTAP EDİN :
“ İsimleri unutmamayı öğren, bu konuda başarısızlık ilginin yeterli olmadığını gösterir. LYNDON JOHN.
İnsanlar adlarının hatırlanmasından -kendilerine değer verdiğinizi düşündükleri için- hoşlanırlar,
İsmi doğru telaffuz edin, doğru yazın. Eğer bir kişinin adını hatalı telaffuz eder veya yazarsanız, karşınızdaki kişi onun önemsiz birisi olduğuna inandığınızı düşünecektir.
İyi tanımadığınız kişilerle konuşurken, adının önüne sürekli gerekli sıfatları koymayı unutmayın. Bu küçük sıfatlar insanın kendisini önemli hissetmesinde inanılmaz yardımcı olur. ( bay, bey efendi, bayan, küçük hanım, hanım efendi,ablacığım, v.s.)
Rivayete göre; Kartacalı Komutan ANİBAL, ordusundaki bütün askerlerin isimlerini tek-tek bilirmiş. Eğer böyleyse askerleriyle arasındaki iletişim bağını güçlü kılmış ve dolayısıyla da onları istediği gibi yönetmiştir.
5-ONLARI KONUŞTURUN VE DİNLEYİN :
“Herkes kendini dinleyecek adamı arar.’’
H . N . CASSON
Başkalarının anlattıklarına ilgi göstermediğiniz her durumda, kendilerine değer vermediğiniz mesajını göndermiş olursunuz. Ama söylediklerine kulak verdiğinizde onlara saygı gösterdiğiniz, onları umursadığınız anlaşılır. Birini dinlemek ona gösterdiğiniz en üst düzeyde saygıdır. Filozof Poul Tillich’ in dediği gibi; “Sevginin ilk görevi dinlemektir.”
Sabırla dinleyerek ona şöyle diyebilirsiniz. “Sen, dinlemeye değersin”. Onun kendisine duyduğu değeri arttırmış olursunuz. Zira her insan “söylemeye değer bir şeyi olduğunu” düşünmekten hoşlanır.
6-TAKTİR ve TEŞVİK EDİN:
“İltifat bir fincan kahveye benzer. Gönül alır.’’
DAVİD J . SCHWARTZ
“İnsan doğasının en derin ilkesi taktir edilmeye duyulan iştahtır.’’
WİLLAM JAMES
“Her insan iltifattan hoşlanır.’’
LINKOLN
“Övgü sayesinde güçsüz bir bedeni güçlü bir hale, korku dolu bir yüreği barışa ve güvene, harap olmuş sinirleri dengeye ve güce, kötü giden işleri zenginliğe ve başarıya, talebi ve yetersizliği tedariğe ve desteğe götürebilirsiniz.” Charles FİLLMORE
Hepimiz içten takdiri özleriz. İçten bir dille övülmekten hoşlanırız. Ama bununla pek eder karşılaşırız. Oysa övgü mucizevi bir güçtür. Övgüden aldığımız şevk, aldatmaca değildir. Sadece sizin hayal ettiğiniz bir durumda değildir. Bilim tarafından henüz anlaşılamamış bir nedenle, gerçek fiziksel enerji açığa çıkarmaktadır.
New Jersey’ deki Vineland Eğitim okulunda psikolog Dr. Henry H.GODDARD “ergograf” olarak adlandırdığı bir aygıt kullanarak yorgunluk ölçerdi. Yorulmuş çocuklar bir miktar övgü ve takdire tabi tutulduklarında, ergograf enerjide ani bir sıçrama gösterdi. Çocuklar eleştirildiği ve cesaretsizliğe itildiğinde ergograf da fiziksel enerjilerinin birden bire düştüğünü haber verir. Yani bilim övgünün gücünü açıklayamasa da onu ölçebilmektedir.
İş yaşamında övgünün gücünden bahsederken Charles G. NİCHOLS, eskiden başkanı olduğu ‘Ulusal Kuru Üzüm Üreticileri Birliği’ tarafından yürütülen ülke çapındaki bir anketten söz etmişti. Binlerce çalışan ve iş verenden, çalışanlar için önemli olduğunu düşündükleri etmenleri önem sırasına göre sıralamaları istenmişti. Çalışanların kendi listesinde büyük ölçüde birinci sırada yer alan etmen “işin beğenilmesiydi”. Patronlar aynı hususu yedinci sıraya koymuştu.
Açıkça görüldüğü gibi pek azımız, bir çalışanın yaptığı işin beğenilmesinin, ona iyi yapılmış bir iş için övgü ve takdir etmenin ne derece önemli olduğunun farkındayız.
İnsanlar her yerde evde, işte, okulda, fabrikada övgü ve takdir edilmeye açlık duyar. Onlara açlığını çekmekte oldukları şeyi verdiğimizde, bizim de onlardan istediklerimizi, beceri olsun, iş gücü olsun, fikirler, işbirliği, her ne olursa olsun bize vermede bize cömert davranmaları çok daha olasıdır.
İnsanların beğenilecek, taktir edilecek yönlerini bulun, kendilerine bunları belli ederek iltifatta bulunun. Yaptıkları her olumlu atılımı kutlayın. İhtiyaçları olan şeyleri vermeyi deneyin İnsanlar takdir edilen şeyleri gerçekleştirirler. Kişilere herkes içinde iltifat edin ama eleştirinizi yalnız olduğunuz bir zamanda yapmayı tercih edin.
İltifat, bir fincan kahveye benzer. Gönülleri alır, içi ısıtır. İltifatın değeri iltifatın miktarına, türüne, yerine, zamanına, üslubuna ve iltifat edilen kişiye bağlıdır.
İltifatınızın başarınıza katkıda bulunmasını istiyorsanız, hak eden kimseden iltifatınızı esirgemeyin. Çünkü bütün insanlar övülmek, iltifat edilmek, fark edilmek, sevilmek, sayılmak ve saygınlaşmak için çalışırlar. Kendilerini iyi hisseden insanlar iyi işler yaparlar.
Onları cesaretlendirin, onları motive edin eğer böyle yaparsanız;
1- İnsanlarla aranızda köprü kurulur.
2- İnsanların kendilerine güvenleri ve kendilerine verdikleri değer artar.
Cesaret vermek insanların zayıflıklarını görmezlikten gelip, güçlü yanlarını ortaya çıkarmaktır. İnsanlara ne kadar değerli olduklarını ve her şeyi başarabileceklerini söyleyin muhtemelen yapacaklardır.
Yıllar önce insanların acıya dayanıklılığını ölçmeyi amaçlayan bir deney yapılmış;
Psikologlar bir insanın içi buz dolu bir kovaya ayaklarını çıplak olarak sokmalarını istemişler ve ne kadar dayanabildiklerini ölçmüşler.
Sadece bir faktörün bazı insanların diğerlerinden iki kat daha fazla dayanabilmelerini sağladığını görmüşler. Bu faktörün ne olduğunu biliyor musunuz.? CESARET. Yanında kendine cesaret veren biri olan denekler, diğerlerine oranla acıya daha fazla katlanmışlar.
BİR İNSAN KENDİSİNE CESARET VERİLDİĞİNİ HİSSETTİĞİNDE , OLANAKSIZ ŞEYLERE BİLE KATLANABİLİR VE İNANILMAZ GÜÇLÜKLERİ YENEBİLİR.
Bundan sonra her gün bir insana sahici, candan bir övgüde bulunun. Bunu eşiniz, çocuğunuz, amiriniz, müşteriniz veya elamanınız üzerinde deneyin ve karşınızdakinin derhal “canlandığını” gözlemleyin. Aynı kişinin daha dostça ve daha iş birliğine yatkın bir hale geldiğini göreceksiniz.
Amerikan Endüstrisi samimi övgünün ve gerçek takdirin sadece çalışanların kendilerini daha iyi hissetmelerini değil, bunun yanı sıra daha çok iş ortaya koymalarını sağladığını kanıtlamıştır.
“Teşekkür ederim” demenin altı kuralı.
“Teşekkür ederim” sözü, doğru kullanılırsa, insan ilişkilerinde sihirli kelimeler olabilir. Aşağıdaki altı kuralı ezberleyin. Bunlar denenmiş ve kanıtlanmıştır.
1-Teşekkür içten olmalıdır.
Demek istediğiniz şekilde ifade edin. Söylerken duygu ve canlılık katın. Rutin değil, “özel” bir söz gibi gelsin kulağa.
2-Mırıldanarak değil, açıkça söyleyin.
Tam olarak ağzınızdan çıkmalı. Karşınızdakinin ona teşekkür etmek istediğinizi bilmesinden utanç duyuyormuş gibi davranmayın.
3-İnsanlara isimleriyle teşekkür edin.
Teşekkür ettiğiniz kişinin ismini kullanarak kişiselleştirin. Bir gurupta teşekkür edilecek birkaç kişi varsa, sadece “herkese teşekkürler” demeyin, onların isimlerini telaffuz edin.
4-Teşekkür etmekte olduğunuz kişiye doğru bakın.
Bir insan teşekkür edilmeye değerse, bakılmaya ve fark edilmeye de değerdir.
5-İnsanlara teşekkür etme üzerine çalışın.
Bilinçli olarak ve kasten insanlara teşekkür edebileceğiniz şeyler arayın. Bunun aklınıza gelmesini beklemeyin. Bir alışkanlık haline gelinceye kadar yapın.
6-İnsanlara en beklemedikleri anlarda teşekkür edin.
“Teşekkür ederim” sözü, karşınızdakinin en beklemediği veya muhakkak hak ettiğini düşünemediği bir anda daha etkili olur.
Taktir ederken;
1-Taktiri hemen yapın.
2-Kesin bir dille taktir edin.
3-Neyi, niçin, hangi yönden beğendiğinizi anlatın.
En iyi sonuç, karşınızdaki hangi hususta övgü aldığını tam olarak bilirse alınır.
4-Kişiden daha çok davranışı övün, ne veya kim olduğu için değil.
Davranışı övmek, onu yapan kişinin daha çok gayret göstermesiyle sonuçlanır.
Unutmayın, övgü, neye hedeflenmekteyse onu çoğaltma ve arttırma eğilimindedir. Birisini işle ilgili olarak överseniz, daha çok iş yapacaktır. Davranışı konusunda överseniz, davranışı daha iyi olacaktır. Ancak yalnızca kişi olarak överseniz, sadece egoizmini ve kendini beğenmişliğini arttırırsınız.
Doğru: (sekreterine) Son zamanlardaki yazılarınız gerçekten kusursuz.
Yanlış: (sekreterine) Siz iyi bir elemansınız.
5-İltifat ederken olabildiğince samimi olmaya çalışın – görünmeye değil. Yaltaklanma kolay anlaşılır ve size de karşınızdakine de bir fayda sağlamaz. Büyük bir şey seçip içten olmamaktansa, küçük bir şey seçerek birine övgüde bulunmak ve bunu içten yapmak çok daha iyidir.
8-KIRICI SÖZ VE DAVRANIŞLARDAN KAÇININ, YIKICI TENKİTDE BULUNMAYIN.
“KIYAMET GÜNÜ, ALLAH İNDİNDE MAKAMCA İNSANLARIN EN KÖTÜSÜ; DİL VE DAVRANIŞLARININ KABALIĞINDAN KAÇINARAK İNSANLARIN KENDİSİNİ TERKETTİĞİ KİMSEDİR.” H.z. MUHAMMET.
KENDİSİ ATEŞE HARAM EDİLEN VE KENDİSİNE DE ATEŞİN HARAM KILINDIĞI KİMSEYİ SİZE HABER VEREYİM Mİ? ATEŞ, HALKA HER YAKIN OLANA, YUMUŞAK HUYLU VE İNSANLARA KOLAYLIK GÖSTERENE HARAM KILINMIŞTIR. H.z. MUHAMMET.
“BİR KİMSE YUMUŞAK DAVRANMAKTAN MAHRUM İSE HAYRIN TAMAMINDAN MAHRUMDUR.” H.z. MUHAMMET
“ YUMUŞAKLIK VE TATLILIK BİR ŞEYE GİRDİMİ ONU MUTLAKA TEZYİN EDER, BİR ŞEYDEN ÇIKARILDIMI ONU MUTLAKA KUSURLU KILAR.”
H.z. MUHAMMET
0 yorum:
Yorum Gönder