Home » , » Gıybet Etmenin Keffareti
13 Nisan 2017 Perşembe
undefined

Gıybet Etmenin Keffareti

Gıybet etmenin keffâreti, gıybet ettiği kimse için istiğfar etmek ve onunla helallaşmaktır. Oturduğu yerden kalkmadan, şu düâyı üç defa okur: “Allahümmağfir lehü verhamhü ve tecâvez anhü vec’al mâ kulnâ fîhi keffâreten li-zünûbihî ve kurbeten ve zülfâ bi-rahmetike yâ erhamer-râhimin” 

"Yâ Rabbi, onu mağfiret eyle, ona merhamet eyle, ona merhamet eyle, yaptıklarını bağışla, hakkında konuştuklarımızı günahlarına keffâret, kurbet ve zülfâ eyle. Rahmetinle, ey erhamer-râhimîn"
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
sıla-i rahminiz yok mu ki, böyle çok cihetlerle kardeşiniz olan bir mazlumun şahs-ı mânevîsini insafsızca dişliyorsunuz? Ve hiç aklınız yok mu ki, kendi âzânızı kendi dişinizle divane gibi ısırıyorsunuz?
Altıncısı: مَيْتًا 1 kelâmıyla der: Vicdanınız nerede? Fıtratınız bozulmuş mu ki, en muhterem bir halde bir kardeşinize karşı, etini yemek gibi en müstekreh bir işi yapıyorsunuz?
Demek, şu âyetin ifadesiyle ve kelimelerin ayrı ayrı delâletiyle, zem ve gıybet,aklen ve kalben ve insaniyeten ve vicdanen ve fıtraten ve milliyeten mezmumdur. İşte, bak, nasıl şu âyet îcazkârâne altı mertebe zemmi zemmetmekle, i'câzkârâne altı derece o cürümden zecreder.
Gıybet, ehl-i adâvet ve haset ve inadın en çok istimal ettikleri alçak bir silâhtır. İzzet-i nefis sahibi, bu pis silâha tenezzül edip istimal etmez. Nasıl meşhur bir zât demiş:
وَ اُكَبِّرُ نَفْسِى عَنْ جَزَۤاءٍ بِغِيْبَةٍ     فَكُلُّ اِغْتِيَابٍ جَهْدُ مَنْ لاَ لَهُ جَهْدٌ
Yani, "Düşmanıma gıybetle ceza vermekten nefsimi yüksek tutuyorum ve tenezzül etmiyorum. Çünkü gıybet, zayıf ve zelil ve aşağıların silâhıdır."
Gıybet odur ki, gıybet edilen adam hazır olsaydı ve işitseydi, kerahet edip darılacaktı. Eğer doğru dese, zaten gıybettir. Eğer yalan dese, hem gıybet, hem iftiradır; iki katlı çirkin bir günahtır.
Gıybet, mahsus birkaç maddede caiz olabilir:
Birisi: Şekvâ suretinde bir vazifedar adama der, tâ yardım edip o münkeri, o kabahati ondan izale etsin ve hakkını ondan alsın.
Birisi de: Bir adam onunla teşrik-i mesai etmek ister, seninle meşveret eder. Sen de, sırf maslahat için, garazsız olarak, meşveretin hakkını edâ etmek için desen: "Onunla teşrik-i mesai etme. Çünkü zarar göreceksin."


Birisi de: Maksadı tahkir ve teşhir değil, belki maksadı tarif ve tanıttırmak için dese: "O topal ve serseri adam filân yere gitti."

0 yorum:

Yorum Gönder

 
Copyright © 2015 BaNa Özel Filmler
Blogger Templates